dakika dakika tekirdağ çorlu haberleri

gazete tekirdağ
ANA SAYFA   |  HAKKIMIZDA   |  GÜNDEM   |   POLİTİKA    |   EKONOMİ    |   SPOR   |     İLETİŞİM  

 

 

Türkiye nereye sürüklenmek isteniyor?

Şahabettin KÜÇÜKYAZICI

 

 

Ülkemiz'de  çok garip, hatta akıl almaz gelişmeler yaşanıyor…
Aslında “garip” veya “akıl almaz” sözcükleri de yaşananları anlatmaya, ölçmeye yeterli gelmiyor.

Daha çok iktidarı elinde bulunduran parti ve yandaşlarından kaynaklanan, halka  doğru yayılan bir tedirginlik ve  endişe hissediyorum!..

Kısaca medya olarak tanımlanan yayın organlarını izlediğimizde bu tedirginliğin,  “korku”, “tehdit” ve “kavga” boyutlarına ulaştığını görmezden gelmeniz mümkün değil…(Medyada iktidar yanlısı olmayan, tarafsız, özgür birkaç gazete ve TV yok  bu arada)

Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi ile bağlantılı olarak yaşananların, günü geldiğinde tarih sayfalarında nasıl yer alacağını bizim yaşımızda olup, 27 Mayısları, 12 Eylülleri gören herkes az çok tahmin edebilmektedir. Ancak “iş işten geçmiş oluyor bu kez.

Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte yüz yılda ulaşılan değerlerin kaybolduğu, Anayasa Mahkemesinin kendisini adeta askıya aldığı, TBMM’nin önemsenmediği, Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) idare edilen ve “Yeni Türkiye” tanımlaması ile sunulan, Cumhuriyet dönemi ve kazanımlarının küçümsendiği bir konum belirlenmeye çalışılmaktadır. Koşullar çok farklı olmasına rağmen, sürekli olarak son yıllarda yapılanların “Cumhuriyet Döneminde” yapılanlarla karşılaştırılmaya ve Yeni Türkiye’nin daha müreffeh olduğu algısı yaratılmaya çalışılmaktadır.

Yapılan bir Anayasa değişikliği ile Türkiye Cumhurbaşkanı ve İktidar Partisinin Genel Başkanı unvanlarını birlikte kullanan Sayın Erdoğan’ın, 2019 Başkanlık seçimlerini beklemeden, yeni Anayasa ile yürürlüğe giren yetkileri şimdiden kullanmaya başladığı görülmektedir.

Son seçimlerdeki mühürsüz oyların kabul edilmesi ile başlayan tartışmaların dahi unutulduğu bir ortamda, muhalefetin cılız sesine dahi kulak verilmemesinden tedirginim. Korkulu demek istemiyorum ama kendimi endişeli hissediyorum. Üstelik bu durumun, HÖH ve benzeri örgütlerin de devreye girmekte olması nedeniyle, Ülkemizde kavga ve gerginliklere de neden olabileceğini düşünüyorum.

İktidar partisi ve lideri tarafından, ekonomik durumun iyi olduğu, uluslar arası siyasette güçlü politikalar izlendiği savunulmakta, ancak temel gıda maddelerinin üretimindeki gerilemeler, dış politikada yalnızlığa doğru sürüklenmemiz konusunda inandırıcı açıklamalar yapılamamaktadır.

Özellikle Anayasa için yapılan halk oylamasında, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere pek çok büyükşehirde HAYIR oylarının önde olması, Cumhurbaşkanının iktidar partisinin başına geçerek, duruma el koymasının nedeni olmuştur. Buna bağlı olarak, Hükümette revizyon yapılmış,  Adalet ve Kalkınma Partisinde bazı tasfiyelere başlanmıştır.

Ancak, kamu oyunda bir durum değişikliği gözlenmediği gibi, AKP içinde huzursuzlukların artmakta olduğu, hatta son KHK üzerinden yol arkadaşları arasında yüksek sesli görüş ayrılıklarının ortaya çıkmaya başladığı görülmektedir.

Yeni bir yıla başlamak üzere olduğumuz şu saatlerde, Ülkemizde durum şudur;

GÜNEY SINIRLARIMIZDA DURUM:

Askeri ve siyasi açıklamalarda, sona gelindiği-inlerine girildiği şeklindeki haberlere rağmen Güney sınırlarımızda terörist faaliyetlerin hızı azalmamış gibi görünmektedir. Artık ABD tarafından desteklendiği de kanıtlanmış olan terör örgütü, Tek suçları vatani görevlerini yapmak olan gencecik çocuklarımızı şehit etmeye devam etmektedir.

Kuzey Irak’ta faaliyette bulunan Kürt liderinin, “Bağımsızlık Referandumu” ve özerklik çalışmaları Türkiye’nin başını ağrıtmaya devam etmektedir.

ABD VE REZA ZARRAB OLAYI:

Bana göre 2017 yılının şok haberi, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayının, ABD tarafından mahkemeye taşınmak suretiyle yeniden gündem oluşturmasıdır.

Türkiye bu konuda, başlangıçta “Türkiye üzerine oyun oynanıyor” açıklaması ile olayı geçiştirmeye çalışmış, yolsuzluk, rüşvet gibi ağır suçlamalarla karşı karşıya olan bakanını “Bakanın hükümet kararları yönünde politikalar uyguladığı” şeklinde korumak istemiştir.

Amerikan Mahkemesi kararının 2018 yılında açıklanacağı, Bu konunun Ülkemizin BM tarafından alınan ambargo kararına uymadığı, Reza Zarrab eliyle büyük miktarda rüşvet dağıtıldığı iddialarıyla devam edeceği anlaşılmaktadır.

Bize göre, Reza Zarrab ve ortakları bağımsız Türk Mahkemelerinde yargılanmadan konu üzerinde tartışmalar sona ermeyecek gibi görünmektedir.

AB İLE İLİŞKİLER:

Başta Almanya olmak üzere AB üyeleri ile de önemli gerginliklere neden olan olaylar 2017 yılında sıklıkla yaşanmıştır.

Sayın Cumhurbaşkanının, Eyyy nidasıyla başlayan hitaplarına alışık olmayan dış politikamızda ciddi değişim yaşanmıştır. Katar, Filistin konularında olayların içinde “Taraf” olarak yer almakta sakınca görmeyen dış politikamızın 2018 yılında nasıl şekilleneceği konusunda tahmin yürütmek zor olmakla birlikte, yılın son günlerinde AB ile ilişkilerin yumuşaması yolunda çabalardan bahsedilmektedir. Kudüs konusunda İslam ülkelerinden istenen desteğin, KKTC’nin tanınması ile birlikte gündeme getirilmesi bize göre daha tutarlı olacaktır.

EKONOMİ VE İÇ POLİTİKA:

Açıklanmış olan % 11 üzerindeki büyüme oranı ile Türkiye, G20 ve OECD ülkeleri arasında birinci sırayı almış bulunmaktadır. Üzerinde pek çok tartışma yapılmakta olsa da, 2018 yılında bu oranın korunması beklentisi olacaktır.

Başta işsizlik sorunu yaşayanlar olmak üzere, büyüme oranında istihdamın gerçekleşmesini, ekonomideki olumlu havanın günlük yaşama yansımasını toplum haklı olarak beklemektedir.

İhracat ve cari açıkla ilgili sorunlar çözüm beklemektedir.

Büyüme hızının, 2018’de aynı oranda sürmesi mümkün görülememekte, cari açık ve işsizlik konusunda durum ciddiyetini korumaktadır. Eğitim konusunda Cumhuriyet ilkelerine dönülmeli ve kaos ortamına son verilmelidir.

Mülteciler ve buna bağlı sorunlarÜlkemizi uzun zaman uğraştıracak gibi görünmektedir.

SONUÇ :

Cumhuriyet bize vazgeçemeyeceğimiz kazanımlar sunmuştur.

Hukuk Devleti niteliğimizden,

Eşitlik ve Sosyal Adalet ilkesinden,

Emeğin yüce değer kabul edilmesinden,

Parlamenter çoğulcu sistemden,

Laiklikten,

Vazgeçemeyiz.

Cumhuriyet ve Demokrasinin korunması, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına bağlıdır.

Bunun de en önemli göstergesi, insan hakları ve özgürlüklerin korunmasıdır.

İnsan hakları ve özgürlüklerin korunması, eşitlik ve sosyal adalet ilkesine saygı ile sağlanacaktır.

Günümüzde, köylünün, çiftçinin, çalışanların en büyük düşmanı emeklerinin karşılığını alamamalıdır. Bu nedenle üretim miktar ve kalite olarak düşmektedir. Devlet, işçinin ve köylünün güçlenmesine önem vermeli, emeğin karşılığını alması için, emekçilerin, çiftçilerin örgütlenmelerine olanak sağlamalıdır.

Ülkemizin uluslararası alanda yalnızlaştırılması için çaba gösteren, Türkiye için olumsuz senaryolar hazırlayan pek çok kuruluşun bulunduğu unutulmamalıdır. Bunlar eliyle, Ülkemizin, çok kırılgan olan dış politika konusunda hatalar yapmaya zorlanacağı kuşkularımız vardır.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, 2018 yılının Türk Ulusu için aydınlık, onurlu, gururlu günler getirmesini diliyorum.

Yapılan Yorumlar
BACAKLARINIZI GÜÇLÜ TUTUN