"CUMHURİYET GAZETESİ'NDE YAYINLANMIŞTIR"
1978 yılında gönderilen ilk elektronik postadan 12 yıl sonra, dünyanın ilk web sitesi www.info.cern.ch 1990’da yayına başlamıştı. İlk sosyal ağ platformları Theglobe.com (1995), Geocities (1994), Tripod.com (1995), PlanetAll (1996) yayına başladılar. 2004 yılında Facebook ve sosyal medya ile dünyanın yeni yapısı şekillendi. İlk olarak Harvard Üniversitesi öğrencileri arasında kullanıma sunulan Facebook, 2009 yılından itibaren bugüne dünyanın en geniş sosyal paylaşım platformudur.
2020 yılında yeni yaşam standartlarımızı, 120 nanometre büyüklüğündeki koronavirüs belirliyor. Pandemi ile tüm dünyada kısmi ve tam karantina uygulandı. Bugüne kadar pek bilmediğimiz ve hazırlıklı olmadığımız, evden çalışma ve evden eğitim süreçleri ile karşılaştık. İş, eğitim ve sosyalleşme aracı olarak sosyal medya platformları yükselen bir hızla yaşamımıza girdiler.
Ağustos 2020 verilerine göz atalım:
2015 yılında 2.1 milyar kişinin sosyal medya hesabı vardı. 2020 yılında ise 3.8 milyar insan sosyal medyayı kullanıyor. Dünyada 24 saat içinde internette geçirilen süreler ve kullanılan uygulamalar şunlardır: (Kaynaklar: statisca.com, smartinsights.com ve hootsuit.com)
• Elektronik posta: 215 milyar gönderi
• WhatsApp: 27 milyar gönderi
• YouTube: 7 milyar görüntülenme
• Google: 6 milyar arama
• Pinterest: 5 milyar paylaşım
• Facebook: 4 milyar paylaşım
• inder: 3 milyar swipe
• Netflix: 840 milyon dakika izlenme
• Twitter: 730 milyon paylaşım
• Instagram: 2 milyar beğeni
• Snapchats: 500 milyon izleme
• Reddit: 430 milyon yeni paylaşım
2012’de bir yetişkin günde 90 dakikasını sosyal medyada geçiyordu. Bu süre 2016'da 120 dakika, 2019'da 150 dakika ve 2020'de 180 dakika çıktı. Her gün 3 saatten fazla dijitalize oluyoruz, ekran başında etrafımızdaki dünyadan uzaklaşıyoruz. Yaşam kalitemiz bozulurken, belki de ilk defa duyacağınız şu yeni sorunlar hayatımıza eklenmektedir:
'YENİ’ BİR DAVRANIŞ BOZUKLUĞU: PHUBBİNG (*)
Phone(telefon) ve snobbing(ukalalık) kelimelerinin birleşmesinden bir durum tespitidir. Yanımızdakilere dikkatimizi vermek yerine ukala bir tavır ile telefon aplikasyonları ile ilgilenme durumunu tarif etmektedir. Bir toplantıda siz bir şeyler anlatırken hani telefon ekranında gezinenler var ya, işte onların yaptığı eyleme phubbing deniyor.
Henüz Türkçesi yok bu eylemin. Yemek yerken birlikte sohbet etmeyen, birbirinin yüzüne bakmayan, gün içinde yaşadıklarını paylaşmak yerine, elindeki telefon ekranında bir yukarı bir aşağı gezinen bireylere dönüşüyoruz.
Telefonda gezinirken aynı zamanda iş arkadaşı dinlenemez, değer verdiğin kişinin gözlerinin içine bakılamaz, sevgi ve olumlu destek sunulamaz. Kimse kendisini kandırmasın. Phubber (*) (Bahsedilen eylemi yapan kişi) olanlar, karşısındakine küstahça bir tavır ile “Anlat anlat, ben buradayım! Lakin sen çok da umurumda değilsin!” mesajını veriyorlar.
Bir uygulamadan diğerine gezinip durmamız, çok ilkel bir dürtüye hizmet ediyor: Merak ve beğenilme ihtiyacı. İnsan olarak hepimiz, eksikleri olan ve ömür boyunca tamamlanma ihtiyacı ile yanıp tutuşan canlılarız.
Beğenilme ihtiyacımız, kabul görme ve bir gruba dahil olma arzumuzdan kaynaklanıyor. Bu duyguları doğru yönetmek, kişinin kendisi ile ne kadar barışık olduğu ile bağlantılıdır.
İçinde bulunduğumuz zamanı ve ortamı doğru yönetmeliyiz. İşyerinde toplantıya başlarken, arkadaşlarla toplanınca ya da evde akşam yemeğine oturmadan önce, herkes akıllı telefonlarını bir sepete koyup, sessize alabilir. 30 dakika dijital arınma bile çok keyifli gelecektir.
‘NOMOFOBİ’
No,mobile, phone kelimelerinden türetilen bu terim, telefondan uzak kalma ya da bağlantı sorunu yaşandığında artan kaygı durumu için kullanılmaktadır. Telefonu evde unutulduğunda, internet çekmediğinde ya da batarya biterken kişinin ne yapacağını bilememesi halidir.
Artan telaş ile hızla telefona ulaşma arzusu tüm benliği kaplar. Kaygı duygusu kontrolden çıkarsa, kişi panikler. Yalnızlık hissi, yoğun depresif ruh hali ve ilgi azalması semptomları gözlenir. Bu kişiler, duygu ve düşünceleri meşgul edebilmek için mobil cihaza ihtiyaç duyarlar. Telefonları olmadığında, özgüven eksikliği ve içe dönük duygu yükü artar.
Telefonunun geceleri dahi kapanmasına tahammülleri yoktur ve uyku zamanı geldiğinde yatakta dahi telefonunu açıp, bildiri kontrolü yaparlar. Uyku kalitesi bozuktur ve gündüz uyku hali gözlenir.
Çözüm adımları için kısa aralıklarla telefondan uzak durma alıştırmaları faydalıdır. Sosyal medya kullanımı kısıtlamasını düzenleyen aplikasyonlar vardır. Uyurken telefonun odanın dışında bırakılması ilk gelişim adımı olabilir.
Ben doktor Bora Küçükyazıcı, Gölköy Köy Enstitüsü muallimi Müştak Küçükyazıcı’nın torunu. Baby boomer öncesi kuşak, bugünleri görse acaba ne söylerdi? Akşam baba eve gelmeden sofraya oturmayan aile yapısından, masada birbirinin gözüne bakmadan konuşan yapıya dönüştük. Ve bu dönüşüm öyle hızlı oluyor ki buna hazır olmayan anne babalar ve çocuklar yeni düzene uyum konusunda zorlanıyorlar.
Zaman mı bizi yönetiyor, biz mi zamanı? Bu soruya vereceğimiz cevap, geleceğimizi şekillendirecek. Sağlıklı günler dilerim.
DR. BORA KÜÇÜKYAZICI
AİLE DANIŞMANI & EĞİTİM DANIŞMANI