dakika dakika tekirdağ çorlu haberleri

gazete tekirdağ
ANA SAYFA   |  HAKKIMIZDA   |  GÜNDEM   |   POLİTİKA    |   EKONOMİ    |   SPOR   |     İLETİŞİM  

 Yurt sorunu!..

Öğrencilik yıllarımdan beri ülkemizde sürekli tartışılan bir konudur Yurt.

Altmışlı, yetmişli yıllarda büyük şehirlerde bulunan Üniversite ve Yüksek Okullarda okuyacak öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını karşılaması daha kolaydı. Büyük şehirlerde, bazı illerin özel idareleri tarafından yaptırılmış yarı-resmi yurtlar da vardı. Özel yurtlar da bugüne kıyasla daha ucuzdu.

Zamanla, üniversite ve yüksek okulların küçük Anadolu şehirlerinde de açılması bir gelişim olarak görüldü. Hatta “her ile bir üniversite” siyasi slogan oldu.

Diğer yandan, dinin siyasette etkin hale gelmesi, buna paralel tarikatlar savaşı öğrenci gençlik üzerinde yoğun ilgiye neden oldu. Yetmişli yıllarda da tarikat, cemaat gibi örgütler yurt işletir, öğrenci çalmaya uğraşırdı. Ancak, son  yıllarda bu sıradan bir uygulama haline geldi. Hatta kamu yurtlarında da bazı kuruluşların etkin olduğuna dair söylenti ve emareler tespit edildi. Devlet yurtlarında da bazı olumsuzluklar bulunduğu ileri sürülmektedir.

Corona Salgını, onu takip eden yüz yüze eğitime geçiş ile birlikte, öğrencilerin barınma sorunu yoğun olarak tartışılmaya başlandı.

Ne yazık ki, bu konu da siyasi tartışma malzemesi haline getirildi. Sorun, Parkta yatan öğrenci fotoğrafları  ile anlatılamayacak kadar ciddi bir sorundur. Basında çıkan haberlere göre;

-Devlete ait Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı yurtlar, yurt talebinde bulunan öğrencilerimizin yüzde on birine yer verebiliyor. Yıllar önce, anne-baba hayatta, çalışıyor işleri var gerekçesi ile Antalya KYK’da oğlumuzun yurt talebi karşılananamıştı.

-Geri kalan öğrencilerin, özel yurtlarda veya kiralık öğrenci evlerinde barınması kaçınılmaz. Bu gençlerden maddi durumu iyi olmayan aile çocukları bir şekilde tarikat ve cemaat yurtlarına yönlendirilmiş olmaktadır.

- MEB verilerine göre, Türkiye’de, özel yurtlar da ciddi bir kapasiteye sahiptir. Özel yurtların sayısı son yıllarda artmakla birlikte, buna paralel yurt ücretlerinde de artış görülmektedir.

- Son yıllarda sayıları 4-5 kat artmış bulunan Vakıf Yurtlarının, yüksek ev kiraları karşısından bir seçenek olarak ortaya çıktığı da bir gerçektir.

- Normal koşullarda, Devletimizin tarikat ve cemaat yurtlarına ihtiyaç bırakmayacak önlemleri olması beklenir. Ancak, siyasi ağırlıklı  yurtlardan, İlim Yayma Cemiyeti (107)14.500 kapasiteli, TURGEV  (18) 3.690, TÜGVA (38) 4.850, Ensar Vakfı yurtları 1.089 kapasiteye sahiptir.

Bu yurtların ortak özellikleri, DEVLET’TEN ÖĞRENCİ BAŞINA BARINMA VE BESLENME YARDIMI almalarıdır. Bu özellikleri nedeniyle de kendilerinin tanıtımlarında  DEVLET DESTEKLİ ifadesini kullanmaktadırlar.

Bu vakıf yurtlarına yapılacak yardımın aylık yirmi milyon, yıllık yaklaşık yüz seksen milyonlara basına yansıyan rakamlarda ifade  edilmektedir.

-Tarikat ve Cemaat yurtlarına, internetten başvuru yapılması mümkün, ancak bu şekilde oluşturulan ÖN KAYIT sonrasında öğrenciler, yapılacak mülakatı geçmek zorundadırlar.

Geçmişte, hala izlerinin silinemediği benzer bir yurt uygulaması nedeniyle, bir dizi olumsuzluklar yaşandığını da unutmamak gerekir.

Yurt veya öğrencilerin barınma sorununa kabaca baktığımızda manzara budur.

Oysa, konuyu yalnızca bir barınma sorunu olarak da ele almak kolaycılık olacaktır.

Teftiş yıllarımda, Anadolu’da gelişi güzel serpiştirilmiş Üniversite ve Meslek Yüksek Okullarına, az puanla giriş yapabildikleri için  ailelerinden çok uzaklara gelmiş, henüz çocuk yaşta yoksul aile mensubu oldukları ilk bakışta anlaşılan, zor durumda ne cok  çok öğrenci gördüm. Çoğu zaman içimden isyan etmek gelmiştir. Bazen, gördüklerim karşısında, çocuğun ailesini bulup konuşmak gelmiştir içimden. Bu satırları okuyanların da mutlaka gözlemleri vardır. Şehir merkezinin 5-10 m dışında üniversite binaları, yurt yok, ulaşım yok. Ders çıkışı ana yol üzerinde otostop yapan gençler…..

Gözlemlediğim sorunlar burada bir makale sınırlarına sığmayacak kadar büyüktür. Siyasetçilerin bu konuyu nasıl ıskaladıklarına aklım ermiyor.

Muhtemelen, yıllardır bölgesel mülki idare amirleri ve emniyet yetkililerince düzenlenecek raporlarda da yer almış olması gereken bu konunun, siyasetçilerin gündeminde daha ağırlıklı yer alması gerektiğine inanıyorum.

İki yıllık bir yüksek okula gönderdiği evladının, üniversite mezunu olup, büyük adam olacağı umuduyla köylü-işçi babasının yaptığı fedekarlığın görmezden gelinmesi akıl almaz bir olaydır.

Bana göre, göçmen sorunlarından da önemli yurt sorunu, yüksek öğretim sorunu ile birlikte acilen ele alınmalıdır.

Yapılan Yorumlar
BACAKLARINIZI GÜÇLÜ TUTUN